Ne varmış, ne yokmuş?

kendinden gitmek

Bu sabah kendime gelmekten bahsettik. Ama benim istediğim kendimden gitmekti.
Biz yine de kendine gelmekten bahsettik, her zaman ki gibi, her kötü hissettiğimiz anda, her acımızda, her felakette kendimize gelmemiz gerekiyordu.
Neden kendimizden gitmeyi değil de kendimize gelmeyi istediğimizi anlayamıyorum.
Oysa bi gidebilsek kendimizden. O sevmediğimiz kendimizden gidebilsek.
Kendimizde sevmediğimiz her şeyden kaçsak ve gitsek, yanımıza sevdiğimiz o şirin taraflarımızı alarak.
O zaman daha mutlu olmaz mıyız?
Düşünsenize sadece sevdiğiniz yönleriniz ve siz? Ne şirin ne de şeker!
Sevmediğiniz, nefret ettiğiniz kendinizden çok uzaktasınız.
offf bunu bi yapabilsem!
Bi gidebilsem kendimden!

Bi gün seni de alıp gideceğim ama. Sen gelmesen bile ben gideceğim...

içten dıştan

Hayatı yaşıyor olmak için yaşamak ne acı, ne üzücü, ne iç parçalayıcı....
Hayatta sadece var olmak ve var olmanın gerektirdiklerini yapmak için yaşıyor olmak, aman allahımmmm!!!
Gerektirdiği için yapmak, öyle olması gerektiği için, adettendir diye, herkes öyle yapar, devran böyle döner diye yapmak ne boktan bir şey yarabbi.
Kadın resmen teşekkür etmek için arayıp teşekkür ediyor bana. Teşekkür etmesi gerektiği için. O teşekkürün içten geldiğine dair en ufak bir ipucu yok. Ama her hareketinde bir içtensizlik olan o değil mi zaten.
O kurabiyeyi yedin ve bana teşekkür etmesen ayıp olur diye, suratıma sıçar gibi teşekkür etmenin benim için ne anlamı var ki. Yada sen her gün duvar gibi suratınla, odun tavırlarınla beni selamlarken neden bana teşekkür etme gereği duyuyorsun.
İçten ol be kardeşim.
İçinden gelsin, kopsun gelsin duygular, izin ver.
Ben kalıcı değilim buralarda merak etme, en fazla bir senem var, güzel suratıma baktığında kıskanabileceğin sadece bir senecik, sonra zaten kurtulacaksın. Ama bak o zaman özler ararsan suratına bakmam haberin olsun.

üzgünüm


Bana dedi ki, gelemedim ve çok üzgünüm, senin de üzüldüğünü düşünüyorum, yani öyle olmasını umut ediyorum, çünkü bu buluşma benim için önemliydi...
Önemli miydi gerçekten?
Bilmiyorum ama ben öyle olmasını istemiştim.
Onun içinde gerçekten çok önemliymişte, ben benim için önemli değil dersem onun canı yanacakmış gibi, tamda canını yakmak için benim için önemli olmadığı söylemiştim, gelmemişti evet ve bu umrumda değildi, ben çok güzel vakit geçirmiştim.
Tüm gece boyunca onu düşünerek, ona yazarak, ona şarkılar söyleyerek, onu konuşarak içimden ve kadehimi ona kaldırarak çok güzel vakit geçirmiştim işte!..


her tahsinin naçiz vücudu elbet bir gün toprak olacaktır

Tahsin seni gördüm!
Dokundum!
Kokunu içime çektim!
Konuşurken gözlerinin ve dudaklarının hareket edişini izledim, kelimelerin ağzından çıkışını, teker teker, yavaş yavaş...
Geldin.
O kadar çok sitem ettim ki sana, o kadar çok çağırdım ki, sonunda geldin Tahsin!
Sana söylediğim, yazdığım her kelimeyle, döktüğüm her göz yaşıyla, söylediğim her şarkıyla geleceksin sandım, ama olmadı Tahsin. Sen gelince hepsi birer birer kayboldu, rakı kadehi bile yoktu ortalarda, bir neşe geldi, bir sevinç, bir havada uçma duygusu, bir boşluk, bir boşluk, bir boşluk?
Evet bomboştu kalbim sen yanımdayken.
Gözlerim sende, nefesin bende, ama kalbim boştaydı. O avare avare dolanmaklardaydı Tahsin.
Sanırım fazla kırılmış, şimdi görmezden geliyor seni, yokmuşsun gibi davranıp dikkat çekmeye çalışıyor sandım. Ama bir ara kenara çekip beni, ben buralardayım sen devam et, dedi. Bariz seninle zaman geçirmek istemiyordu o. Uzak olmak istiyordu senden. Yormuştun onu, daha fazla yorma diye kaçıyordu zavallım.
Çok beklemişti seni oysaki...
3 ay boyunca, her an, her dakika seni beklemişti.
Hep bekledi Tahsin, ama sen hep gelmemiştin!
Ah Tahsinnn!!!!
Neden oyununa onu da davet etmiştin ki?
Sen zaten oynuyordun, vardı bir çok oyuncun, neden beni de dahil etmek istedin!
O kadar uzun zaman kaçtım ki senden! Neden bulup yakaladın, çektin kendine, sonrada savurdun acımadan!
Söylenecek o kadar şey var ki sana... On binlerce kelimem var, bir sürü gözyaşım boğazımda düğüm düğüm, offf anla işte çok şey !!! saymak istemiyorum!

Görünmez adam

Tahsin!
Kendini içimde damla damla yok eden adam...
Gün ve gün, yavaş yavaş, elleriyle...

çalışıyorum öyleyse yokum

Dışarıdan baktığımda ne kadar da güzel odam, içeriye girdiğimde mis gibi kahve kokusu, güneşin perdelerin arasından içeriye süzülmesi, kocaman bir masa..

Ama 10 saat çalışmanın ardından, kafamı kaldırmadan bilgisayarın başında saatlerce oturmanın, sevmediğim şeylerle haşır neşir olmanın, orada olmak istemediğim halde orada olmanın ardından bir kabirden farkı olmuyor benim için; rutubetli, karanlık, pis kokulu!

düz adam tahsin

Hayatımda tanıdığım en düz adamsın Tahsin!
Ciddiyim!
Daha önce bu kadar düz bir erkekle tanışmadım.
Adama bir şeyleri anlasın diye geyik yapıyorum, arayıp azıma sıçıyor "Nasıl öyle düşünürsün, ben öyle bir şey yapar mıyım." diye. E be adam, anlasana sana demek istediğim o değil, sana kırılıyorum artık bitiyorum diyorum. Her gün bir parçam daha kırılıyor diyorum. Anlasana be Tahsiinn!!!

git be adam!

Lütfen artık bitir şunu!
Daha fazla acı çektirme bana!
Telefonlarında bana değerden bahsedip, ikinci sınıf insan muamelesi yapma daha fazla!
Bana değerden bahsedip kendine inandırma...
Kendine inandırıp, hayallerde kaybolmama neden olma, yeter!
Geliyorum diye kandırıp yollarını gözletme bana!
Sabahın köründe gözümü zor açarken senin için, sırf senin için saçlarımı taramak zorunda kalmayayım.
Boyamayayım gözlerimi, dudaklarıma ruj sürmeyeyim.
Günlerce o gün ne giyeceğimi düşünmeyeyim.
Her defasında arabamın arkasına, bir sonraki gün giyeceklerimi ve özenle seçilmiş pijamalarımı koymayayım artık!
Her şey tam olsun o gün, güzel olsun diye uğraşmayayım.
Baktığım her vitrinde sana alacak bir şeyler bulmak istemiyorum! Sonuçta istediğim kadar alayım, sana veremeyeceğim ki!
Hayatımın her anında seni düşünüp, seninle buluşacağım o gün, sadece bir gün, belki de hiç bir zaman olmayacak, olsa da 9 saatten ibaret olacak bir gün için yaşamayayım.
Lütfen, yalvarırım artık çık git hayatımdan!
Hayallerimden,
Yarınlarımdan,
Planlarımdan,
Rakı kadehimden,
Şarkılarımlan,
Mağazaların vitrinlerinden,
Arabamın bagajından,
gözümün önünden git be adam!


picture of the smell

Kokunun fotoğrafını çekip, ölene dek benimle saklamayı, her özlediğimde içime çekebilmeyi istiyorum.
Annemin kokusu örneğin, babamın ki, kardeşimde!
Minik bebeklerin kokusu,
Bir tanecik arkadaşlarımın kokusu,
Çok mutlu olduğum o güzel günün kokusu,
Ekmeğin kokusu,
Tüm yemeklerin ayrı ayrı kokuları,
Çiçeklerin de öyle,
Karın kokusu, yağmurunda,
Güneşin o güzel kokusu helee,
Denizimin kokusu,
Küçükkuyu'nun kokusu,
Aileyle yapılan muhteşem sabah kahvaltılarının kokusu,
Kışın kokusu ve tabiki yazın kokusu,
Rakı masalarımın kokusu,
Seninle uyanılan mahmur sabahların kokusu,
Senin kokun!Senin kokun!Senin kokun!


karmançorman

Sen gelemediğin için görüşemediğimiz, seni saatlerce bekleyip her defasında hayal kırıklığına uğradığım günler için üzülmüş olmamı istiyorsun bencilce.

Çünkü sen üzülüyorsun. Öyleyse bende üzülmeliyim.
Ben üzülmüyorum ama Tahsincim.
Ben kahroluyorum!
Elimde telefonla, tuşuna iki dakikada bir basa basa akşamı zor ediyorum.
Sen her gelmediğinde ben hüngür hüngür ağlayıp kendime lanet ediyorum.
Nasıl böyle bir hatayı, böylesine büyük bir hatayı göz göre göre yaparım diye!!!

Her defasında gelmeni bu kadar çok istiyorum diye! hep gelirsin sanıyorum diye. kendi kendime belki akşam arar diyorum diye. seni özlüyorum ve yanımda istiyorum diye. her an seni düşünüyorum diye. beni umursamayan bir insanı neden bu kadar dert ediyorum diye kendime veriyorum veriştiriyorum.

Seni çok bekledim Tahsin.
Sanırım artık sonuna geldim.
Bekleme limitimi mi doldurdum. Yeni renklere mi adapta olmak istedim bilmiyorum.
Ama içim sızlaya sızlaya sonuna gelmişim gibi, artık beklemeyecekmişim gibi hissediyorum.

Seni beklerken ki acıyı çok sevmiştim ama, mazoşist değilim yok yok. Sadece birini böylesine beklemenin acısı güzel. Belki de beklenen sen olduğun için, kim bilir!

Kalp Yanmasının Nedenleri

Tahsin ben yine sarhoşum!
Bu gün günlerden cumartesi ve ben sabahın köründe kalkıp işe gelmiş bir zavallı olarak, ona olan nefretimle, kinimle, tüm sevimsizliğimle cumartesinin kendini pazartesi gibi hissetmesine neden oluyorum.
Ben yine uykuluyum, yalnızım, sensizim ve kendimsiz dahi olabilirim Tahsin.
Bir garipim bu gün.
Senden git gide uzalaşmanın verdiği gariplik mi, hayatıma yeni birinin kıyılardan köşelerden renkler sıçratıyor olmasının, senden daha da uzaklaşmama neden olmasının garipliğimi bilmiyorum.
Ama senden, -benim ilk büyük hatamdan- uzaklaşma düşüncesi, kalbimde bir yerlerde bazı problemlere neden oluyor. Yanma gibi mesela, sızı gibi. Kalbimin bir köşesi yanmışta, sızlıyor gibi. Bir de nasıl ağrı yapıyor biliyor musun? Nefes alamıyorum o an. Midem bulanıyor. Ellerim buz gibi oluyor.
Sanırım senden uzaklaşma düşüncesi bana pek yaramıyor Tahsin.
Ama günün birinde olacağı da bu değil miydi?
Bir kaç parça bir şey almıştım sana, hediye maksatlı; ufak tefek, gördüğümde seni hatırladığım şeyler -sanki bana her şey seni hatırlatmıyormuş gibi- , onları ne yapacağım onu düşünüyorum kara kara.
Bende kalamazlar, daha da yanar kalbim. Bende kalamazlar ve "Geleneksel Tahsin Buluşamamaları" hep ertelendiği için sana elden de veremem. Kargoya vermekte çok acımasızca geliyor. Onların bir karakteri var, haysiyeti, şerefi var, kargoyla göndermekte neymiş canım!  Ben bir yere bıraksam bir sabah, sen akşamında gelip alsan ordan. Olur mu?


Müştebaya Özlem?

Nurettin abi ile tanıştığımız geceyi anlatırken bahsetmiştim Müşteba'dan.
Eski erkek arkadaşım.
Hayatımın çok değerli ve özel ve dolu dolu geçmesi gereken 5 ayını almış, içine etmeye çalışmış, ama tamamına edememiş, yarısı dışarıya gitmiş çünkü, bir kişi.
5 ay!
5 ay bir arkadaşınız sizde kalsa özlersiniz, (5 aydan fazlası kendini özletmeyebiliyor), bir kediniz, köpeğiniz, kuşunuz olsa 5 ay sonra çekse gitse özlersiniz, ne bileyim balık mesela, vasıfsız durur hayatınızda, size ne bakar, ne güler, ne ağlar, ne oynar, ne koşar, sadece beslersiniz ve bön bön bakarsınız, hayatınızdaki tek işlevi budur ama onu bile özlersiniz 5 ay hayatınızda kaldıysa. Ama ben Müşteba'yı özlemiyorum.
Garip değil mi?
Bu bir insan. Bildiğiniz 2 kolu 2 bacağı olan, göz kulak burun boğaz hepsi doktor onaylı, bir insan işte.
Ve ben bu insanla 5 ayımı paylaştım. 5 ayımın sevincini, hüznünü, hediyelerini, filmlerini, en güzel gezmelerini, en önemlisi de boş olan zamanın büyük kısmını onunla paylaşmışken, şimdi özlemiyor olmak, hatta "ohh bee iyi ki de yok" diyebilmek ne acı..

Sözlük 2

Diro; yeni kelimem.
Anlamı da sevgiye değer, sevilesi, sevdikçe sevesin gelen insan :))
"Çok diro bu çocuk yahu."
"Sen benim bir tanecik dirommmm :)))"

Bana yine geldiler! 

Ahhh dedim!

Ahhh Tahsin Ah!!
Ne kadar ah çeksem içim ferahlamıyorsada ahh!
Yine gelmedin Tahsin, gelmedin! Gelemedin!
Hep gelemiyorsun. Ve diyorsun ki hepte böyle olacak.
Gelemeyeceğini o kadar iyi biliyorum ki.. Hatta ben demiştim sana hatırlarsan gelmiyceksin diye.
"Gelicem ya kesin gelicem yüzde yüz gelicem." diye karşılık vermiştin bana.
Bok gelicen Tahsin. İkimizde biliyoruz gelemiyceni, bari umutlandırma, bırak bari -ya gelirse diye hop oturup hop kalkmasın yüreğim. Belki akşama doğru arar diye telefon elime yapışık gezmiyim.
Ama sende onu düşünecek kafa nerde!

Tahsin'e kalkan kadeh kırılmaz!

Merhaba Tahsin,

Beni aradığın için teşekkür ederim. Ne kadar iyi oldu bilmiyorum ama gururum okşandı.
Alışveriş merkezinde, her zamanki zırvalarımla haşır neşirken birden telefonumun çalması, ve kocaman bir Tahsin yazısının telefonun ekranından bana bakması damarımda kanımı harekete geçirdi, kalbim bedenime öyle bir kan pompaladı ki, bir an nefes alamadım ve başım döndü Tahsin. Hatta kısa süreli şuur kaybı yaşadığımı da itiraf etmeliyim.
Özür diledin benden.
Benim için dünyadaki en anlamsız iki kelime olan "özür" ve "dilerim" i aynı cümlede kullandın. Toplantın uzamıştı. Arayamamıştın da, şarjın bitmişti çünkü. Çok istemiştin gelebilmeyi Tahsin Buluşamamalarına ama nasip olmamıştı Tahsin. Aman boşver, adı üstünde Tahsin Buluşamamaları işte.
Önce böyle dedim sana." Boşver" dedim, "sıkma canını" dedim. "Ben çok keyifli bir gece geçirdim, çokta tatlı insanlarla tanıştım, bir kalamar dolması vardı kiii mmmmm, parmaklarımı yedim." dedim, ama seni kesmedi Tahsin.
Benim o gece sensiz eğlenmiş olmam, mutlu olmam seni mutlu etmedi. Oysa delicesine mutlu olmalıydın Tahsin, çünkü o gece orada içilmiş her yudum sana içildi, her kadeh sana kaldırıldı, söylenen her şarkı sanaydı. Her lokmayı sende tadına var diye güzelce çiğnemiştim. Yalnızdım, ama yine sana dökülmüştü kalbimdeki tüm kelimeler, sana yazıp çizmiştim Tahsin. O gece sensiz eğlenmemiştim ben, seninle eğlenmiştim. Beni bir kez daha yalnız bırakışınla eğlenmiştim..

KAÇIŞ

Ben aralarda sıralarda ortalardan yoklar olurum...
Yok olurum bildiğiniz.
Başımı alır kocamaaaan dağların ardına gider, saklanırım.
Kimseler beni bulmasın diye..

Kimseleri görmek istemem çünkü ben bazen.
Konuşmak istemem, yada dokunmak istemem kimselere.

Bazen ben yapayalnız, bir dağın ardında uyumak isterim.
Dokunmasınlar diye bana, kalbime dokunmasınlar diye...

Yalın