Ne varmış, ne yokmuş?

ARAMAZSAN ARAMA YAR


Dünden sonra bir daha aramazsın herhalde Tahsin.
Böyle dediğime bakma, dün akşam böyle düşünmüyordum. Sabah yine "Günaydın :))" der, günümü aydın eder diyordum. Bende sana dün gece çektiğim o şahane fotoğraflardan gönderecektim Tahsin. Gecenin sonuna doğru anlamsızlaşan, ama anlamları benim yüreğimde, çokta derin olan o fotoğraflardan özenle seçip, göndererek "Geleneksel Tahsin Buluşamaması"nı tek başıma nasılda güzel idare ettiğimi anlatacaktım. Şarkıların fotoğrafını çekemedim ama Tahsin, onları sen yerleştirecektin fotoğraf karelerinin arasına, hüznümü görecektin, gözyaşımı görecektin, öfkemi görecektin. Üzülecektin Tahsin, çok üzülecek, af dileyecektin, canın çekecekti tüm o mezelerden, buz gibi rakı içesin gelecekti, şöminenin başında benimle kahve içemediğin için başını taşlara vuracaktın.
Senin için içtiğimi, tüm gece seni düşündüğümü, senin için, sana milyon tane saçmalık yazdığımı söylemeyecektim. Sen anlayacaktın onu hüznümden, kederimden.
Tunç'un beni eve bırakmasını anlatacaktım, polislerle dalga geçmemizi, Tunç'un sevimliliğini, gülecektik! Falan filan. E tabi Tunç'u kıskanacaktında. Kıskandırmak için anlatacaktım ki bende. Kıskanıyorsun beni diye gizliden sevinip, zil takıp oynayacak kıvama gelip, sana saçmalama diyecektim, ne alakası var :)
"İyi ki gelmedin Tahsin." diyecektim. "İyi ki gelmedin, çünkü gelseydin ne Nurettin abi ile ne de Tunç ile bu kadar samimi olamazdım. Derdimle, kederimle, doğrumla, yanlışımla, yalanımla, gerçeğimle böyle güzel yüzleşemezdim. Öyle güzel yüzleştim ki, tokkaat gibi indi her biri suratıma. Sen gelseydin o tokatı yemeyecektim ve bu gözler böyle fal taşı gibi açılmayacaktı, gelemeyecektim kendime be Tahsin. Gerçi hala sarhoşum, gelemedim kendime de :)
Böyle bir senaryom vardı Tahsin ama sen bu sabah "Günaydın :))" yazmadın, gülücüksüz bir günaydın bile gelmedi senden. Bu sabah gün aymadı. Yok, gökyüzünün bu gri renginin nedeni o değil Tahsin, sana pazartesi  dediğim gibi çarşambadan sonra güzelim hava bozdu kendini, bulutlu, yer yer yağışlıyız, ondandır rengimizin gri olması. Kimileri sevmez havanın bu halini ama ben seviyorum. Parçalı bulutlu olmasından iyidir. Parçalı bulutlu olduğum günlerden nefret ettiğimden bahsetmedim değil mi Tahsin? Aslında bulutlu olup, ara ara güneş açtığım günlerdir parçalı bulutlu günlerim. Sabit bir güneş yoktur, olamaz çünkü o parça parça bulutlar izin vermezler! O bulutları parça parça edende benimdir biliyo musun? Kocaman bir bulut gelir durur başımın üzerinde, simsiyah yapar heryeri, biraz takılırım onunla kasvetli, çokta severim aslında o hallerimi, ama güneşin oğluyuz ya dağiticaz illa bulutları, alırım koskoca bulutu parça parça ederim. Hiç iyi gelmez bulutu parçalamak bana, bazen bir parçası gelir başımın üzerine çöreklenir, simsiyah olurum, bazen güneş açarım Tahsin. Böyle de dengesiz bir insanım işte. Yazasım gitti Tahsin. Sen kapat yazmasın, ben seni ariyimmmm barii!!!
Sevgiler,

Buhran


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder